Yerel Biyotop Akvaryumu Kurmak
I - Giriş
Ülkemize ait bir sulak alanı ev veya ofis ortamında canlı bir öğe olarak akvaryum çalışması halinde hazırlama durumu çoğu zaman merak konusu olsa da aslında eylem yönünden pek ilgi gören bir konu olmamıştır. Şükür ki olmamıştır... Çünkü bilinçsizce ve kontrolsüzce doğaya açılma eylemleri bazen doğaya zarar verme gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bunun ana nedenleri arasında, akvaryum hobisinin bir "sektör" oluşu ve konuyla "hobi" olarak ilgilenen pek çok kişinin akvaryum hobisini bir gelir kaynağı olarak görmesi ve pek çok hobicinin "yaptığım masrafın ne kadarını azaltsam iyidir" şeklinde bir anlayışa sahip olarak işi alışveriş konusuna vurması yer almaktadır.
İşin maddi kısmı -bana göre- her ne kadar en tehlikeli kısmı olsa da bu başlıkta bahsetmek istediğim konu ve vermek istediğim bilgiler, bu konu ile tamamen "hobi, merak" anlamında ilgilenenlere ve doğayı maddiyat için sömürmeyenleredir.
Bu başlıkta; ülkemize ait bir biyotop akvaryumu kurarken nelere dikkat etmemiz gerektiğine, hazırladığımız yapay unsurun (akvaryum ne kadar doğayı andırırsa andırsın, ne kadar doğal görünüme sahip olursa olsun "yapay" bir ortamdır) gerçeği yansıtması için nasıl bir yol izlememiz gerektiğine değineceğim. Yer yer "ihtiyoloji" bilimine teğet geçeceğiz, yer yer "botanik" bilimini hafiften sıyırcağız, yer yer doğa sporlarından esintiler taşıyacağız, fotoğrafçılık yeteneğimizi konuşturmaya çalışacağız, coğrafya bilimi ile içiçe olacağız. Çünkü akvaryum hobisi ciddi olarak ele alındığında pek çok bilim ve sanat dalı ile (ihtiyoloji, botanik, biyoloji, fizik, kimya, coğrafya, fotoğrafçılık, peyzaj ve hatta psikoloji) içiçe olan bir uğraştır. Benim için bir hayli zevkli bir başlık olacak. Çünkü gezmeyi, incelemeyi, araştırmayı, deneyimlerimi yazmayı çok severim. Umarım okuyanlar için ve okuduklarını yorumlayan ve hatta var ise deneyim ve bilgilerini paylaşanlar için de yararlı ve eğlenceli bir başlık olur.
II - Ülkemiz Sulak Alanlarında Pek Çok Canlı Yaşamaktadır
Akvaryum hobisinde genellikle uygulamalar "tropikal" çalışmalardır. Malavi akvaryumları, Amazon biyotop akvaryumları, Tanganyika akvaryumları, Güneydoğu Asya karma akvaryumları en çok uygulanan akvaryum tipleri olmuştur.
Peki, ülkemizin herhangi bir sulak alanı akvaryum çalışması olarak yansıtılabilir mi? Bu soruya en kısa cevap, yine bir soru cümlesi ile olacaktır: Neden olmasın?
Ülkemiz, sulak alan ve canlı varlığı açısından en zengin ülkelerden biridir. Ülkemiz sularında doğal olarak bulunan pek çok canlı türü akvaryum ortamında bakılabilecek özelliklere sahiptir.
Balıklarımız:
1- Tüm Aphanius balıkları; özellikle A. mento, A. villwocki, A. burduricus, A. danfordii: Bu balıklar, "killifish" grubundandırlar. Çok hareketli, güzel görünümlü, hareketleri oldukça ilginç türlerdir. Aphanius türlerinin pek çoğu ülkemizde doğal olarak bulunur. Bazıları ise (A. villwocki, A burduricus gibi) sadece ülkemizde bulunur. Nadide canlılardır.
Killifish, Cyprinodontidae ailesini oluşturan geniş bir balık grubuna verilen isimdir. Genellikle küçük yapılı balıklardır. Dünyanın birçok yerinde bulunurlar. Ülkemizde de bazı türler doğal olarak bulunmaktadır.
Bu balıklara "yıllık balıklar" denmesinin nedeni, bu gruptaki bazı cinslerin doğada 1-1,5 yıl yaşamasıdır. Bazı türleri, mevsimlik su birikintilerinde yaşarlar. Yumurtalarını çamurun içine gömerler. Kurak mevsimde sular tamamen kaybolduğunda ölürler. Yağmur mevsiminde bölge tekrar sular altında kaldığında yavrular yumurtadan çıkarlar ve çamurun içinden çıkıp yüzmeye başlarlar. Hızlı bir şekilde büyürler. Yaratıkldıklarından beri bu böyle devam etmektedir.
Ülkemizde bulunan killifish türleri:
Aphanius anatoliae anatoliae
Aphanius anatoliae splendens
Aphanius anatoliae sureyanus
Aphanius apodus
Aphanius asquamatus
Aphanius baeticus
Aphanius danfordii
Aphanius dispar dispar
Aphanius dispar richardsoni
Aphanius fasciatus
Aphanius ginaonis
Aphanius iberus
Aphanius mento
Aphanius persicus
Aphanius sirhani
Aphanius sophiae
Aphanius stiassnyae
Aphanius thermarum
Aphanius transgrediens
Aphanius villwocki
Aphanius vladykovi
Benim bulduğum bazı Aphanius villwocki balıkları:
2- Barbatula barbatula: Sazangiller (Cypriniformes) takımının Cobitidae ailesinden sevimli balıklardır. Akvaryumlarımızın tropikal sakinlerinden makrakantaların uzaktan akrabalarıdırlar.
Etçil ve otçul olarak beslenen bu balıklar 10-12 cm'den 20 cm'ye kadar boylanabilirler. Dişileri, erkeklerden daha iri ve dolgun gövdelidir.
Diplerde gezerler. Oldukça hareketli balıklardır. Hassas balıklardır. Su kirlenmelerinden çabuk etkilenirler.
Yavaş akan nehirlerde, tabanı kumlu olan sularda bulunurlar.
3- Rhodeus amarus: Sazangiller ailesinden bir balıktır. Üreme döneminde aldığı renkler tropikal balıklrı aratmaz. Üreme davranışları çok ilginçtir. Yabancı ülkelerde akvaryum balığı olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizin sularında yaşayan, Cyprinidae (sazangiller ailesinden) olan bir balıktır.
8-10 cm boya ulaşabilen bu balıklar, üreme zamanlarındaki renk davranışlarıyla ilgi çekmektedirler. Üreme zamanında erkek balık çok güzel renklere bürünür. Kırmızı, pembe ve mor renklerinin tonlarına bürünen erkek son derece güzel bir balıktır. Dişi, yumurtaarını midyelerin içine bırakır. Erkek de spermlerini aynı yoldan midyelerin içine bırakır. Yumurtalar, midyenin içinde döllenir. Bir anlamda midye, yumurtalara yuva görevi görmektedir.
Normal zamanlardaki hali:
Üreme zamanındaki hali:
* Rhodeus amarus fotoğrafları alıntıdır, bağlı bulunduğu adreslere aittir.
4- Tinca tinca: Sazangiller ailesinden bir balıktır. "Kadife balığı" olarak da bilinir. Davranışları Japon balıkları ve sazan balıkları gibidir. Bir dönem bunlardan beslemiştim. Göl kıyısında bulduğum yaralı bir balıktı. Eve götürüp tedavi etmiştim. Tedavi süreci bittiğinde geldiği göle geri bırakmıştım. Fotoğraflarını yabancı sitelerde paylaştığımda, özellikle tropikal memleketlerde yaşayan hobicilerin çok ilgisini çekmişti.
Ülkemizde özellikle kuzeydeki yavaş akışlı sularda bulunurlar. 20-30 cm boya ulaşabilirler. Oksijen açısından fakir sularda yaşayabilen dayanıklı balıklardır.
İlkbaharda ürerler. Yumurtalarını su bitkilerinin arasına bırakırlar.
Dokunulduğunda oldukça kaygan balıklardır. "Kadife" adını buradan almışlardır. Vücutları çok küçük pullarla kaplıdır.
Mikrobik canlılarla, yosunlarla, küçük omurgasızlarla, balık yumurtaları ile beslenirler.
* Tinca tinca fotoğrafı alıntıdır, bağlı bulundukları adreslere aittir.
5- Perca fluviatilis: Bildiğimiz levrek... Rengarentir. Davranışlanı sihlid ailesini andırır. Onların yakın akrabasıdır zaten. Olta balıkçılığında aranan bir balıktır. Şartlar uygunsa yerel biyotop akvaryumlarında bakılabilirler.
Bu tatlı su levrekleri, ülkemizin sulak alanlarının sakinlerindendirler. Percidae (levrekgiller) ailesindendirler. 20-50 cm arasında boylanırlar. Vücutları yanlardan hafif basıktır. Sırtları hafif kamburdur. İki adet sırt yüzgeçleri vardır. Vücutları yeşile çalan bir renge sahiptir. Vücutlarında enlemesine 6-8 bant bulunur. Oldukça gösterişli bir balıktır.
Bahar sonu ve yaz başı gibi ürerler.
Avı oldukça zevkli, eti de çok lezzetlidir. Olta balıkçılığında aranan bir türdür.
Etçil olan bu balıklar sudaki çeşitli küçük omurgasızlarla ve küçük balıklarla beslenirler.
6- Gobi türleri: Bildiğimiz kaya balığı... Amiyane tabirle tipleri biraz kayıktır. Ama renk ve desenleri bölgeden bölgeye değişkenlik gösterir. Davranışları sihlid balıkları gibidir. Zaten sihlidlerle uzak akrabadırlar.
Kaya balıkları, Perciformes (Levrekgiller) takımının Gobiidae ailesini oluştururlar. Dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış pek çok cinsi ve türü bulunur.
Kaya balıkları, tuzlu sularda da tatlı sularda da bulunurlar. Tuzlu su akvaryumlarıyla ilgilenen akvaryumseverlerce çok sevilen ve nanide bir tür olan "mandarin" ve yine tuzlu su akvaryumlarında rastlanabilen "firefish" kaya balığı ailesindendir.
Kaya balıklarının tatlısu akvaryumlarında en sık rastlanan türü "arı balığı" olarak bilinen türdür.
Yukarıda bahsedilenler, kaya balıklarının egzotik türleridir.
Ülkemiz sularında da çeşitli kaya balıkları bulunmaktadır. Bu başlıkta tatlısu kaya balıklarımızdan bahsedeceğim.
Tübitak'ın verilerine göre ülkemiz sularında doğal olarak bulunan tatlısu kaya balıkları şunlardır:
Mesogobius bathracocephalus Pallas, 1911 (Kayakurbağa Balığı)
Neogobius cephalargoides Pinchuk, 1976 (Küçük Kaya Balığı)
Neogobiusfluviatilis fluviatilis Pallas, 1814 (Tatlı Su Kaya Balığı)
Neogobius gymnotrachelus Kessler, 1857 (Küçük Kaya Balığı)
Neogobius melanostomus Pallas, 1811 (Kumkaya Balığı)
Neogobius platyrostris Pallas, 1811 (Sarı Kaya Balığı)
Zostrisesser ophiocephalus Pallas, 1811 (Saz Kaya Balığı)
Gobius ratan Nordmann, 1840 (Kaya Balığı)
Knipowitschia ephesi Ahnelt, 1995 (Kaya Balığı)
Knipowitschia mermere Ahnelt, 1995 (Kaya Balığı)
Pomatoschistus microps leopardinus Nordmann, 1840 (Küçükkaya Balığı)
Proterorhinus marmoratus (Pallas, 1811) (Tatlısu Kaya Balığı)
Kaya balıkları, aynı takımdan olan sihlidlerle (Cichlidae) benzer davranışlar gösterirler. Bölgelerini koruma davranışı kaya balıklarında da görülür. Geneli etçildir. Besinlerini diğer balıklar, balık yavruları, çeşitli omurgasızlar oluşturur.
Besin açısından ekonomik değerleri olmasa da sportif olta balıkçılığında zaman zaman aranan ve bölgesel olarak değerlendirilen balıklardır.
Akvaryumda bakımları konusunda deneyimlerim şu şekilde:
Bu balıklar akvaryum ortamında 20-25 cm. boya ulaşabiliyorlar. Küçük bir koloni için (8-10 balık) 80-100 litrelik bir akvaryum yeterlidir. Kolonide genellikle bir balık diğerlerinden daha çok büyüyor ve diğer balıklara baskı uygulayabiliyor.
Canlı yemlere çabuk alışıp kuru yemleri de alabiliyorlar. Özellikle dip yemlerine bayılıyorlar.
Akvaryumun bir köşesinde kayalık bölgeler oluşturmak, doğal davranışlarını görmek açısından faydalıdır. Genelde hareketsiz olarak dipte gezen kaya balıkları, yem yeme zamanında hareketlenirler. Bu hareketlerini izlemek oldukça eğlencelidir.
Kaya balıklarının erkeklerinin üreme zamanında koyulaşır, bazı türlerde (Gobius fluviatilis) erkek simsiyah olur. Genelde erkekler dişilerden daha iridir.
Sony Ericson K770i cep telefonu ile çektiğim bir fotoğraf:
7- Pseudophoxinus meandri: Nadide bir türdür. Sazangillerdendir.
Murat Bey'e ait (Murat SAĞDIÇ, nam-ı diğer "Burdurikus Murat" ) bir fotoğraf:
Örnekleri çoğaltabiliriz. Yukarıda kısaca değinilen balıklar, ülkemize ait bir sulak alanın akvaryum çalışması halinde sunulmasında kullanılabilecek balıklardan sadece birkaç tanesidir.
Bitkilerimiz:
Sulak alanlarımızda doğal olarak bulunan pek çok bitki de yerel akvaryum çalışmalarında kullanılabilecek özelliklere sahiptir. Lemna minor, Ceratophyllum demersum, Myriophyllum spicatum, Fontinalis antipyretica, Potamogeton natans, Ludwigia repens, Elodea canadensis, Ricciocarpus natans, Najas marina Hottonia palustris, ve çeşitli nifüfer türleri (Nymphaea alba vs) ülkemizde doğal olarak bulunmaktadırlar. Bu bitkilerin pek çoğu tropukal akvaryumlarda da yaşatılabilmektedir.
Paludaryum tipi akvaryumlara uygun olan yarı sucul pek çok bitki türü de ülkemizde doğal olarak bulunmaktadır. Bu bitkilerden bazıları Plantago major, Nasturtium officinale, Sagittaria sagittifolia, Brachythecium rutabulum, Lunularia cruciata bitkileridir.
Ciğerotu (Lunularia cruciata):
Çam, tilki kuyruğu (Ceratophyllum demersum):
Su mercimeği (Lemna minor):
Su teresi (Nasturtium officinale):
Amfibyumlarımız:
Ülkemiz suları, amfibyumlar açısından da zengin sayılır. Ülkemiz sularında doğal olarak bulunan çeşitli semender ve kurbağlar, özellikle paludaryum tipi akvaryumlarda bakılabilecek özelliklere sahiptirler. Şeritli ağaç kurbağası (Hyla arborea) ve Triturus semenderleri, paludaryum tipi akvaryumlarda sıklıkla bakılan canlılar arasındadır.
Omurgasız Hayvanlarımız:
Ülkemiz suları, omurgasız hayvanlar açısından da oldukça zengindir. Sularımız, tatlı su salyangozları, karidesler, yengeçler, midyeler, sucul böcekler açısından oldukça zengindir. En bilinen sucul omurgasızlarımız Gammarus pulex ve Potamon fluviatile adlı canlılardır.
Görüldüğü gibi, ülkemiz sularında yaşayan canlı türleri çoktur. Yukarıda saydığımız balıklar, omurgasızlar, semenderler, bitkiler vs sadece örnektir. Yani sulak alanlarımızın doğal sakinleri sadece yukarıda anlattığımız birkaç canlı ile sınırlı değildir.
III - Yerel Bir Akvaryum Çalışması Yapmak İçin Gerekenler
Yerel bir akvaryum çalışması yapabilmek için gereken ilk şart, yeterli akvaryum bilgisine sahip olabilmektir. Sonuçta yerel de olsa, tropikal de olsa akvaryum bilgisi geneldir. Akvaryumda bakılacak canlı türü ister ülkemizde doğal olarak bulunan bir sazangil türü olsun, isterse tropikal bir sihlid olsun, kurallar değişmez. Canlının hayatını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi ve doğal davranışlarını "akvaryum" adı verilen yapay ortamda sergileyebilmesi için genel akvaryum bilgilerine sahip olmalıyız.
İyi bir gözlemci olabilmek, doğayı iyi tanımak ve gözlemlemek, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmak yerel bir akvaryum çalışması yapabilmek için gerekli olan şartlardan biridir. Gözlem yapabilme yeteneğiniz ne kadar güçlü olursa, doğayı ne kadar iyi tanıyorsanız, araştırmacı bir kişi iseniz bu tür bir akvaryum çalışması yapabilmeniz bir o kadar kolay olur.
Ülkemize ait herhangi bir sulak alanın biyotop akvaryumunu kurabilmeniz için öncelikle yapmanız gereken şey, hangi sulak alanımızın biyotop akvaryumunu kuracağınıza karar vermektir. Sakarya Nehri mi? Van Gölü mü? Burdur Gölü mü? Kızılırmak mı? Bafra Deltası mı, Menderes mi? Veya bir başka sulak alanımızın biyotop akvaryumu mu? Benim yapmış olduğum ve ülkemizin ilk yerel biyotop akvaryumu olan "Kızılırmak Biyotop Paludaryumu"na ait fotoğraflar, yazımızın sonundadır.
1- Hangi sulak alanımızın biyotop akvaryumunu kuracağınıza karar verin.
2- Biyotop akvaryumunun, taklit edilen biyotopa birebir uyması gerekir. Bunu elde edebilmeniz için kuracağınız sulak alanı çok iyi inceleyin ve araştırın. Şu sorulara cevap bulmaya çalıştığınızda işiniz kolaylaşacaktır:
a) Akarsu mu, göl mü, bataklık mı? Akıntı var mı, yok mu?
b) Taban bölgesinin özellikleri neler? İnce kum mu, balçık mı, çakıl mı?
c) Su altında ve su kıyısında bitki varlığı nasıl? Hangi bitkilerden var? Ne sıklıktalar?
d) Su altında hayvan varlığı (balık, omurgasız, amfibyum vs) nasıl? Hangi türlerden var?
e) İncelediğiniz sulak alanın geneli kayalık tipte mi, ağaç kökleri mi var, her ikisi birden mi var? Başka özellikleri neler?
3- Yukarıdaki soruları cevapladığınızda, kuracağınız akvaryum bir biyotop akvaryumu olacaktır. Bundan sonraki konu, canlıların yaşatılması ile ilgili konulardır. Bunun için şu sorulara yanıt aramalısınız:
a) Su sıcaklığı kaç C derece?
b) Suyun özellikleri (pH vs) nasıl?
Peki bu soruları neden sormalıyız?
Başta da belirttiğim gibi, kurmayı planladığımız akvaryum yerel biyotop akvaryumu da olsa sonuçta bir akvaryumdur ve genel akvaryum bilgileri bu konuda hayati önem taşımaktadır. Yaygın akvaryum tipleri olan tropikal akvaryumların örnekleri çok fazla (belki yüzbinlerce) olduğundan dolayı, tropikal akvaryumlarla ilgili bilgilere çok kolayca ulaşabilirsiniz. Örneğin; herhangi bir akvaryum sitesinde veya forumunda, herhangi bir akvaryum dergisinde veya kitabında Amazon Nehri'nin çeşitli özellikleri verilmiştir. Amazon Nehri'nin pH'ı genelde 7'nin altındadır, su sıcaklığı 24-30 C arasında değişir, geneli -yağmur ormanlarının içinden geçtiği için- ağaç kökleri ve ağaç kalıntıları ile doludur, yavaş akan bir nehir olmasına rağmen müthiş büyüklükte bir su hacmine sahip olmasından dolayı Amazon balıklarında sık aralıklarla su değişimi yapılır.
Peki, Kızılırmak ile ilgili neler biliyoruz? Kızılırmak'ın pH'ı nedir? Su sıcaklığı değişkendir, ama ne kadar? Kızılırmak'ta su kaç C derecedir? Peki ya Sakarya Nehri, Van Gölü, Burdur Gölü, Porsuk Çayı, Fırat, Dicle, Salda Gölü ve diğer sulak alanlarımızla ilgili bilgiler? Bu tür bilgilere ulaşmak çoğu zaman zor olur. Birebir araştırma, yerinde inceleme gerekir.
Sulak alanlara yapılan yolculuklarda bundan dolayı su değerlerini ölçebileceğimiz bir araç gereç (en azından pH ölçebileceğimiz bir malzeme), su sıcaklığını ölçebileceğimiz bir termometre işimize yarayacaktır. Bunları aslında bir başka başlık altında sunmayı planlıyorum; "sulak alanlara yapılacak yolculuklarda kullanılan malzemeler" diye bir konu düşünüyorum. Neyse, onu sonra düşünürüz.
Ülkemizin suları -sıcak su kaynakları haricinde- serin sulardır. Kış mevsiminde genellikle 0 C'ye yakın, yaz mevsiminde ise 18-22 C'dir. Besleyeceğimiz canlı türlerinin, oluşturacağımız akvaryumdaki sıcaklığı tolere edebilmesi gerekmektedir. Ülkemiz sulak alanlarında bulunan pek çok bitki türü (özellikle de su altındaki bitkiler) 20-22 C'den yüksek sıcaklıkları tolere edemezler. Ülkemiz sulak alanlarında bulunan balıklar da genellikle 5-20 C sıcaklık arasında sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilirler. Kuracağımız yerel biyotop akvaryumunda bu hayati öneme sahip bir konudur.
Yerel biyotop akvaryumlarında dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de doğada dünyaya gelmiş bir canlının (özellikle de balıklar) akvaryum ortamına uyum sağlaması konusudur. Hatta sıkıntı yaşanması muhtemel konuların başında bu konu gelmektedir.
Peki, doğadan alınan bir balığı akvaryum ortamına nasıl alıştırmalıyız? Öncelikle; balığın yaşadığı doğanın gerek dekor olarak, gerekse su sıcaklığı ve su özellikleri olarak birebir hazırlandığı bir akvaryum kurduğunuzu varsayalım. Akvaryumunuz ne kadar taklit etmek istediğiniz yerel sucul biyotopa benzerse benzesin, balıkların akvaryum ortamına alışması sabır ve dikkat isteyen bir süreç olacaktır.
1- Balığın sürü balığı olup olmadığını, akvaryumu kurmadan önce araştırmalısınız ve doğada gözlemlemelisiniz. Sürü balığı olan ve en az 5-10 bireylik sürüler halinde yaşayan bir balığı akvaryumda tek olarak veya yeterli bireye sahip olmayan bir grup halinde beslemeye kalkışırsanız, balığın akvaryum ortamına alışamaması çok büyük bir ihtimaldir. Ve sonuç hüsran olacaktır. En basitinden, balık yem almayı reddedecektir. Ki yem alma konusu bir başka maddenin konusudur, bir sonraki maddemiz bununla ilgilidir.
2- Yemlenme konusu, doğadan alınan balıklarla ilgili olarak en önemli konulardandır. Doğadan akvaryuma aktarılan balıklar, çoğu zaman yem almayı reddederler. Akvaryumun balığın geldiği doğayı birebir taklit ediyor oluşu da çoğu zaman pek bir şey ifade etmez. Balık, doğada nelerle besleniyor? Eğer bu soruya tam cevap verebiliyorsanız, durumu muhtemelen kurtarırsınız. Her ne kadar balık türlerinin doğadaki beslenme alışkanlıkları ile ilgili olarak genel bilgiler pek çok kaynakta kabaca anlatılmış olsa da, balığı aldığınız ortamda bu balıkların nelerle beslendiğini kendinizin gözlemlemenizde yarar vardır. Aynı tür balıkların birbirinden farklı veya birbirinden uzak alanlardaki beslenme alışkanlıkları ufak tefek de olsa değişkenlik gösterebilir. Ülkemiz balıklarının pek çoğu "hepçil" beslenmektedir. Yani etçil ve otçuldurlar. Canlı yemler sunmak, akvaryum ortamına ilk kez girmiş bir balığın akvaryum ortamına alışmasına ilk aşamada yardımcı olacaktır. Sıvı vitaminler (Bemiks gibi) bu aşamada işe yarayabilir.
3- Balıkları kesinlikle stresten uzak tutmalısınız. Bu zaten genel bir akvaryum kuralıdır. Akvaryum ortamında üretilmiş balıklar için de bu geçerlidir. Ki doğadan gelen, ömründe insan görmemiş, ömründe gürültü nedir bilmemiş bir balık için bu daha önemli bir konudur. Yani akvaryum ortamına alışmakta olan bir balığı strese sokmaktan kaçının. Akvaryumun camına vurmayın, akvaryumun bulunduğu ortamda onları rahatsız edecek kadar çok gürültü çıkmamasına dikkat edin, aydınlatmayı mümkünse düşük tutun, fotoğraf çekmeniz gerekiyorsa flaş kullanmamaya dikkat edin.
Bana -uzun zaman önce ilişkimi kestiğim- İSAK'ın düzenlediği etkinlikte ödül getiren bu paludaryum, ülkemizin ilk yerel biyotop paludaryumu idi. Millet Malavi biyotopuyla, Tanganyika biyotopuyla, Amazon biyotopuyla vs ile uğraşırken ben Kızılırmak Biyotop Paludaryumunu hazırlayıp herkesi şaşırtmıştım. Gerek yerli akvaryum sitelerinde, gerekse yabancı akvaryum sitelerinde epey bir ilgi toplamıştı bu akvaryum. Daha sonra taklitleri çoğaldı elbette. :)
Başlığımızın konusuyla direkt ilgili olduğu için fotoğraflarını da aktarayım:
Ülkemize ait bir sulak alanı ev veya ofis ortamında canlı bir öğe olarak akvaryum çalışması halinde hazırlama durumu çoğu zaman merak konusu olsa da aslında eylem yönünden pek ilgi gören bir konu olmamıştır. Şükür ki olmamıştır... Çünkü bilinçsizce ve kontrolsüzce doğaya açılma eylemleri bazen doğaya zarar verme gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bunun ana nedenleri arasında, akvaryum hobisinin bir "sektör" oluşu ve konuyla "hobi" olarak ilgilenen pek çok kişinin akvaryum hobisini bir gelir kaynağı olarak görmesi ve pek çok hobicinin "yaptığım masrafın ne kadarını azaltsam iyidir" şeklinde bir anlayışa sahip olarak işi alışveriş konusuna vurması yer almaktadır.
İşin maddi kısmı -bana göre- her ne kadar en tehlikeli kısmı olsa da bu başlıkta bahsetmek istediğim konu ve vermek istediğim bilgiler, bu konu ile tamamen "hobi, merak" anlamında ilgilenenlere ve doğayı maddiyat için sömürmeyenleredir.
Bu başlıkta; ülkemize ait bir biyotop akvaryumu kurarken nelere dikkat etmemiz gerektiğine, hazırladığımız yapay unsurun (akvaryum ne kadar doğayı andırırsa andırsın, ne kadar doğal görünüme sahip olursa olsun "yapay" bir ortamdır) gerçeği yansıtması için nasıl bir yol izlememiz gerektiğine değineceğim. Yer yer "ihtiyoloji" bilimine teğet geçeceğiz, yer yer "botanik" bilimini hafiften sıyırcağız, yer yer doğa sporlarından esintiler taşıyacağız, fotoğrafçılık yeteneğimizi konuşturmaya çalışacağız, coğrafya bilimi ile içiçe olacağız. Çünkü akvaryum hobisi ciddi olarak ele alındığında pek çok bilim ve sanat dalı ile (ihtiyoloji, botanik, biyoloji, fizik, kimya, coğrafya, fotoğrafçılık, peyzaj ve hatta psikoloji) içiçe olan bir uğraştır. Benim için bir hayli zevkli bir başlık olacak. Çünkü gezmeyi, incelemeyi, araştırmayı, deneyimlerimi yazmayı çok severim. Umarım okuyanlar için ve okuduklarını yorumlayan ve hatta var ise deneyim ve bilgilerini paylaşanlar için de yararlı ve eğlenceli bir başlık olur.
II - Ülkemiz Sulak Alanlarında Pek Çok Canlı Yaşamaktadır
Akvaryum hobisinde genellikle uygulamalar "tropikal" çalışmalardır. Malavi akvaryumları, Amazon biyotop akvaryumları, Tanganyika akvaryumları, Güneydoğu Asya karma akvaryumları en çok uygulanan akvaryum tipleri olmuştur.
Peki, ülkemizin herhangi bir sulak alanı akvaryum çalışması olarak yansıtılabilir mi? Bu soruya en kısa cevap, yine bir soru cümlesi ile olacaktır: Neden olmasın?
Ülkemiz, sulak alan ve canlı varlığı açısından en zengin ülkelerden biridir. Ülkemiz sularında doğal olarak bulunan pek çok canlı türü akvaryum ortamında bakılabilecek özelliklere sahiptir.
Balıklarımız:
1- Tüm Aphanius balıkları; özellikle A. mento, A. villwocki, A. burduricus, A. danfordii: Bu balıklar, "killifish" grubundandırlar. Çok hareketli, güzel görünümlü, hareketleri oldukça ilginç türlerdir. Aphanius türlerinin pek çoğu ülkemizde doğal olarak bulunur. Bazıları ise (A. villwocki, A burduricus gibi) sadece ülkemizde bulunur. Nadide canlılardır.
Killifish, Cyprinodontidae ailesini oluşturan geniş bir balık grubuna verilen isimdir. Genellikle küçük yapılı balıklardır. Dünyanın birçok yerinde bulunurlar. Ülkemizde de bazı türler doğal olarak bulunmaktadır.
Bu balıklara "yıllık balıklar" denmesinin nedeni, bu gruptaki bazı cinslerin doğada 1-1,5 yıl yaşamasıdır. Bazı türleri, mevsimlik su birikintilerinde yaşarlar. Yumurtalarını çamurun içine gömerler. Kurak mevsimde sular tamamen kaybolduğunda ölürler. Yağmur mevsiminde bölge tekrar sular altında kaldığında yavrular yumurtadan çıkarlar ve çamurun içinden çıkıp yüzmeye başlarlar. Hızlı bir şekilde büyürler. Yaratıkldıklarından beri bu böyle devam etmektedir.
Ülkemizde bulunan killifish türleri:
Aphanius anatoliae anatoliae
Aphanius anatoliae splendens
Aphanius anatoliae sureyanus
Aphanius apodus
Aphanius asquamatus
Aphanius baeticus
Aphanius danfordii
Aphanius dispar dispar
Aphanius dispar richardsoni
Aphanius fasciatus
Aphanius ginaonis
Aphanius iberus
Aphanius mento
Aphanius persicus
Aphanius sirhani
Aphanius sophiae
Aphanius stiassnyae
Aphanius thermarum
Aphanius transgrediens
Aphanius villwocki
Aphanius vladykovi
Benim bulduğum bazı Aphanius villwocki balıkları:
2- Barbatula barbatula: Sazangiller (Cypriniformes) takımının Cobitidae ailesinden sevimli balıklardır. Akvaryumlarımızın tropikal sakinlerinden makrakantaların uzaktan akrabalarıdırlar.
Etçil ve otçul olarak beslenen bu balıklar 10-12 cm'den 20 cm'ye kadar boylanabilirler. Dişileri, erkeklerden daha iri ve dolgun gövdelidir.
Diplerde gezerler. Oldukça hareketli balıklardır. Hassas balıklardır. Su kirlenmelerinden çabuk etkilenirler.
Yavaş akan nehirlerde, tabanı kumlu olan sularda bulunurlar.
3- Rhodeus amarus: Sazangiller ailesinden bir balıktır. Üreme döneminde aldığı renkler tropikal balıklrı aratmaz. Üreme davranışları çok ilginçtir. Yabancı ülkelerde akvaryum balığı olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizin sularında yaşayan, Cyprinidae (sazangiller ailesinden) olan bir balıktır.
8-10 cm boya ulaşabilen bu balıklar, üreme zamanlarındaki renk davranışlarıyla ilgi çekmektedirler. Üreme zamanında erkek balık çok güzel renklere bürünür. Kırmızı, pembe ve mor renklerinin tonlarına bürünen erkek son derece güzel bir balıktır. Dişi, yumurtaarını midyelerin içine bırakır. Erkek de spermlerini aynı yoldan midyelerin içine bırakır. Yumurtalar, midyenin içinde döllenir. Bir anlamda midye, yumurtalara yuva görevi görmektedir.
Normal zamanlardaki hali:
Üreme zamanındaki hali:
* Rhodeus amarus fotoğrafları alıntıdır, bağlı bulunduğu adreslere aittir.
4- Tinca tinca: Sazangiller ailesinden bir balıktır. "Kadife balığı" olarak da bilinir. Davranışları Japon balıkları ve sazan balıkları gibidir. Bir dönem bunlardan beslemiştim. Göl kıyısında bulduğum yaralı bir balıktı. Eve götürüp tedavi etmiştim. Tedavi süreci bittiğinde geldiği göle geri bırakmıştım. Fotoğraflarını yabancı sitelerde paylaştığımda, özellikle tropikal memleketlerde yaşayan hobicilerin çok ilgisini çekmişti.
Ülkemizde özellikle kuzeydeki yavaş akışlı sularda bulunurlar. 20-30 cm boya ulaşabilirler. Oksijen açısından fakir sularda yaşayabilen dayanıklı balıklardır.
İlkbaharda ürerler. Yumurtalarını su bitkilerinin arasına bırakırlar.
Dokunulduğunda oldukça kaygan balıklardır. "Kadife" adını buradan almışlardır. Vücutları çok küçük pullarla kaplıdır.
Mikrobik canlılarla, yosunlarla, küçük omurgasızlarla, balık yumurtaları ile beslenirler.
* Tinca tinca fotoğrafı alıntıdır, bağlı bulundukları adreslere aittir.
5- Perca fluviatilis: Bildiğimiz levrek... Rengarentir. Davranışlanı sihlid ailesini andırır. Onların yakın akrabasıdır zaten. Olta balıkçılığında aranan bir balıktır. Şartlar uygunsa yerel biyotop akvaryumlarında bakılabilirler.
Bu tatlı su levrekleri, ülkemizin sulak alanlarının sakinlerindendirler. Percidae (levrekgiller) ailesindendirler. 20-50 cm arasında boylanırlar. Vücutları yanlardan hafif basıktır. Sırtları hafif kamburdur. İki adet sırt yüzgeçleri vardır. Vücutları yeşile çalan bir renge sahiptir. Vücutlarında enlemesine 6-8 bant bulunur. Oldukça gösterişli bir balıktır.
Bahar sonu ve yaz başı gibi ürerler.
Avı oldukça zevkli, eti de çok lezzetlidir. Olta balıkçılığında aranan bir türdür.
Etçil olan bu balıklar sudaki çeşitli küçük omurgasızlarla ve küçük balıklarla beslenirler.
6- Gobi türleri: Bildiğimiz kaya balığı... Amiyane tabirle tipleri biraz kayıktır. Ama renk ve desenleri bölgeden bölgeye değişkenlik gösterir. Davranışları sihlid balıkları gibidir. Zaten sihlidlerle uzak akrabadırlar.
Kaya balıkları, Perciformes (Levrekgiller) takımının Gobiidae ailesini oluştururlar. Dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış pek çok cinsi ve türü bulunur.
Kaya balıkları, tuzlu sularda da tatlı sularda da bulunurlar. Tuzlu su akvaryumlarıyla ilgilenen akvaryumseverlerce çok sevilen ve nanide bir tür olan "mandarin" ve yine tuzlu su akvaryumlarında rastlanabilen "firefish" kaya balığı ailesindendir.
Kaya balıklarının tatlısu akvaryumlarında en sık rastlanan türü "arı balığı" olarak bilinen türdür.
Yukarıda bahsedilenler, kaya balıklarının egzotik türleridir.
Ülkemiz sularında da çeşitli kaya balıkları bulunmaktadır. Bu başlıkta tatlısu kaya balıklarımızdan bahsedeceğim.
Tübitak'ın verilerine göre ülkemiz sularında doğal olarak bulunan tatlısu kaya balıkları şunlardır:
Mesogobius bathracocephalus Pallas, 1911 (Kayakurbağa Balığı)
Neogobius cephalargoides Pinchuk, 1976 (Küçük Kaya Balığı)
Neogobiusfluviatilis fluviatilis Pallas, 1814 (Tatlı Su Kaya Balığı)
Neogobius gymnotrachelus Kessler, 1857 (Küçük Kaya Balığı)
Neogobius melanostomus Pallas, 1811 (Kumkaya Balığı)
Neogobius platyrostris Pallas, 1811 (Sarı Kaya Balığı)
Zostrisesser ophiocephalus Pallas, 1811 (Saz Kaya Balığı)
Gobius ratan Nordmann, 1840 (Kaya Balığı)
Knipowitschia ephesi Ahnelt, 1995 (Kaya Balığı)
Knipowitschia mermere Ahnelt, 1995 (Kaya Balığı)
Pomatoschistus microps leopardinus Nordmann, 1840 (Küçükkaya Balığı)
Proterorhinus marmoratus (Pallas, 1811) (Tatlısu Kaya Balığı)
Kaya balıkları, aynı takımdan olan sihlidlerle (Cichlidae) benzer davranışlar gösterirler. Bölgelerini koruma davranışı kaya balıklarında da görülür. Geneli etçildir. Besinlerini diğer balıklar, balık yavruları, çeşitli omurgasızlar oluşturur.
Besin açısından ekonomik değerleri olmasa da sportif olta balıkçılığında zaman zaman aranan ve bölgesel olarak değerlendirilen balıklardır.
Akvaryumda bakımları konusunda deneyimlerim şu şekilde:
Bu balıklar akvaryum ortamında 20-25 cm. boya ulaşabiliyorlar. Küçük bir koloni için (8-10 balık) 80-100 litrelik bir akvaryum yeterlidir. Kolonide genellikle bir balık diğerlerinden daha çok büyüyor ve diğer balıklara baskı uygulayabiliyor.
Canlı yemlere çabuk alışıp kuru yemleri de alabiliyorlar. Özellikle dip yemlerine bayılıyorlar.
Akvaryumun bir köşesinde kayalık bölgeler oluşturmak, doğal davranışlarını görmek açısından faydalıdır. Genelde hareketsiz olarak dipte gezen kaya balıkları, yem yeme zamanında hareketlenirler. Bu hareketlerini izlemek oldukça eğlencelidir.
Kaya balıklarının erkeklerinin üreme zamanında koyulaşır, bazı türlerde (Gobius fluviatilis) erkek simsiyah olur. Genelde erkekler dişilerden daha iridir.
Sony Ericson K770i cep telefonu ile çektiğim bir fotoğraf:
7- Pseudophoxinus meandri: Nadide bir türdür. Sazangillerdendir.
Murat Bey'e ait (Murat SAĞDIÇ, nam-ı diğer "Burdurikus Murat" ) bir fotoğraf:
Örnekleri çoğaltabiliriz. Yukarıda kısaca değinilen balıklar, ülkemize ait bir sulak alanın akvaryum çalışması halinde sunulmasında kullanılabilecek balıklardan sadece birkaç tanesidir.
Bitkilerimiz:
Sulak alanlarımızda doğal olarak bulunan pek çok bitki de yerel akvaryum çalışmalarında kullanılabilecek özelliklere sahiptir. Lemna minor, Ceratophyllum demersum, Myriophyllum spicatum, Fontinalis antipyretica, Potamogeton natans, Ludwigia repens, Elodea canadensis, Ricciocarpus natans, Najas marina Hottonia palustris, ve çeşitli nifüfer türleri (Nymphaea alba vs) ülkemizde doğal olarak bulunmaktadırlar. Bu bitkilerin pek çoğu tropukal akvaryumlarda da yaşatılabilmektedir.
Paludaryum tipi akvaryumlara uygun olan yarı sucul pek çok bitki türü de ülkemizde doğal olarak bulunmaktadır. Bu bitkilerden bazıları Plantago major, Nasturtium officinale, Sagittaria sagittifolia, Brachythecium rutabulum, Lunularia cruciata bitkileridir.
Ciğerotu (Lunularia cruciata):
Çam, tilki kuyruğu (Ceratophyllum demersum):
Su mercimeği (Lemna minor):
Su teresi (Nasturtium officinale):
Amfibyumlarımız:
Ülkemiz suları, amfibyumlar açısından da zengin sayılır. Ülkemiz sularında doğal olarak bulunan çeşitli semender ve kurbağlar, özellikle paludaryum tipi akvaryumlarda bakılabilecek özelliklere sahiptirler. Şeritli ağaç kurbağası (Hyla arborea) ve Triturus semenderleri, paludaryum tipi akvaryumlarda sıklıkla bakılan canlılar arasındadır.
Omurgasız Hayvanlarımız:
Ülkemiz suları, omurgasız hayvanlar açısından da oldukça zengindir. Sularımız, tatlı su salyangozları, karidesler, yengeçler, midyeler, sucul böcekler açısından oldukça zengindir. En bilinen sucul omurgasızlarımız Gammarus pulex ve Potamon fluviatile adlı canlılardır.
Görüldüğü gibi, ülkemiz sularında yaşayan canlı türleri çoktur. Yukarıda saydığımız balıklar, omurgasızlar, semenderler, bitkiler vs sadece örnektir. Yani sulak alanlarımızın doğal sakinleri sadece yukarıda anlattığımız birkaç canlı ile sınırlı değildir.
III - Yerel Bir Akvaryum Çalışması Yapmak İçin Gerekenler
Yerel bir akvaryum çalışması yapabilmek için gereken ilk şart, yeterli akvaryum bilgisine sahip olabilmektir. Sonuçta yerel de olsa, tropikal de olsa akvaryum bilgisi geneldir. Akvaryumda bakılacak canlı türü ister ülkemizde doğal olarak bulunan bir sazangil türü olsun, isterse tropikal bir sihlid olsun, kurallar değişmez. Canlının hayatını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi ve doğal davranışlarını "akvaryum" adı verilen yapay ortamda sergileyebilmesi için genel akvaryum bilgilerine sahip olmalıyız.
İyi bir gözlemci olabilmek, doğayı iyi tanımak ve gözlemlemek, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmak yerel bir akvaryum çalışması yapabilmek için gerekli olan şartlardan biridir. Gözlem yapabilme yeteneğiniz ne kadar güçlü olursa, doğayı ne kadar iyi tanıyorsanız, araştırmacı bir kişi iseniz bu tür bir akvaryum çalışması yapabilmeniz bir o kadar kolay olur.
Ülkemize ait herhangi bir sulak alanın biyotop akvaryumunu kurabilmeniz için öncelikle yapmanız gereken şey, hangi sulak alanımızın biyotop akvaryumunu kuracağınıza karar vermektir. Sakarya Nehri mi? Van Gölü mü? Burdur Gölü mü? Kızılırmak mı? Bafra Deltası mı, Menderes mi? Veya bir başka sulak alanımızın biyotop akvaryumu mu? Benim yapmış olduğum ve ülkemizin ilk yerel biyotop akvaryumu olan "Kızılırmak Biyotop Paludaryumu"na ait fotoğraflar, yazımızın sonundadır.
1- Hangi sulak alanımızın biyotop akvaryumunu kuracağınıza karar verin.
2- Biyotop akvaryumunun, taklit edilen biyotopa birebir uyması gerekir. Bunu elde edebilmeniz için kuracağınız sulak alanı çok iyi inceleyin ve araştırın. Şu sorulara cevap bulmaya çalıştığınızda işiniz kolaylaşacaktır:
a) Akarsu mu, göl mü, bataklık mı? Akıntı var mı, yok mu?
b) Taban bölgesinin özellikleri neler? İnce kum mu, balçık mı, çakıl mı?
c) Su altında ve su kıyısında bitki varlığı nasıl? Hangi bitkilerden var? Ne sıklıktalar?
d) Su altında hayvan varlığı (balık, omurgasız, amfibyum vs) nasıl? Hangi türlerden var?
e) İncelediğiniz sulak alanın geneli kayalık tipte mi, ağaç kökleri mi var, her ikisi birden mi var? Başka özellikleri neler?
3- Yukarıdaki soruları cevapladığınızda, kuracağınız akvaryum bir biyotop akvaryumu olacaktır. Bundan sonraki konu, canlıların yaşatılması ile ilgili konulardır. Bunun için şu sorulara yanıt aramalısınız:
a) Su sıcaklığı kaç C derece?
b) Suyun özellikleri (pH vs) nasıl?
Peki bu soruları neden sormalıyız?
Başta da belirttiğim gibi, kurmayı planladığımız akvaryum yerel biyotop akvaryumu da olsa sonuçta bir akvaryumdur ve genel akvaryum bilgileri bu konuda hayati önem taşımaktadır. Yaygın akvaryum tipleri olan tropikal akvaryumların örnekleri çok fazla (belki yüzbinlerce) olduğundan dolayı, tropikal akvaryumlarla ilgili bilgilere çok kolayca ulaşabilirsiniz. Örneğin; herhangi bir akvaryum sitesinde veya forumunda, herhangi bir akvaryum dergisinde veya kitabında Amazon Nehri'nin çeşitli özellikleri verilmiştir. Amazon Nehri'nin pH'ı genelde 7'nin altındadır, su sıcaklığı 24-30 C arasında değişir, geneli -yağmur ormanlarının içinden geçtiği için- ağaç kökleri ve ağaç kalıntıları ile doludur, yavaş akan bir nehir olmasına rağmen müthiş büyüklükte bir su hacmine sahip olmasından dolayı Amazon balıklarında sık aralıklarla su değişimi yapılır.
Peki, Kızılırmak ile ilgili neler biliyoruz? Kızılırmak'ın pH'ı nedir? Su sıcaklığı değişkendir, ama ne kadar? Kızılırmak'ta su kaç C derecedir? Peki ya Sakarya Nehri, Van Gölü, Burdur Gölü, Porsuk Çayı, Fırat, Dicle, Salda Gölü ve diğer sulak alanlarımızla ilgili bilgiler? Bu tür bilgilere ulaşmak çoğu zaman zor olur. Birebir araştırma, yerinde inceleme gerekir.
Sulak alanlara yapılan yolculuklarda bundan dolayı su değerlerini ölçebileceğimiz bir araç gereç (en azından pH ölçebileceğimiz bir malzeme), su sıcaklığını ölçebileceğimiz bir termometre işimize yarayacaktır. Bunları aslında bir başka başlık altında sunmayı planlıyorum; "sulak alanlara yapılacak yolculuklarda kullanılan malzemeler" diye bir konu düşünüyorum. Neyse, onu sonra düşünürüz.
Ülkemizin suları -sıcak su kaynakları haricinde- serin sulardır. Kış mevsiminde genellikle 0 C'ye yakın, yaz mevsiminde ise 18-22 C'dir. Besleyeceğimiz canlı türlerinin, oluşturacağımız akvaryumdaki sıcaklığı tolere edebilmesi gerekmektedir. Ülkemiz sulak alanlarında bulunan pek çok bitki türü (özellikle de su altındaki bitkiler) 20-22 C'den yüksek sıcaklıkları tolere edemezler. Ülkemiz sulak alanlarında bulunan balıklar da genellikle 5-20 C sıcaklık arasında sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilirler. Kuracağımız yerel biyotop akvaryumunda bu hayati öneme sahip bir konudur.
Yerel biyotop akvaryumlarında dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de doğada dünyaya gelmiş bir canlının (özellikle de balıklar) akvaryum ortamına uyum sağlaması konusudur. Hatta sıkıntı yaşanması muhtemel konuların başında bu konu gelmektedir.
Peki, doğadan alınan bir balığı akvaryum ortamına nasıl alıştırmalıyız? Öncelikle; balığın yaşadığı doğanın gerek dekor olarak, gerekse su sıcaklığı ve su özellikleri olarak birebir hazırlandığı bir akvaryum kurduğunuzu varsayalım. Akvaryumunuz ne kadar taklit etmek istediğiniz yerel sucul biyotopa benzerse benzesin, balıkların akvaryum ortamına alışması sabır ve dikkat isteyen bir süreç olacaktır.
1- Balığın sürü balığı olup olmadığını, akvaryumu kurmadan önce araştırmalısınız ve doğada gözlemlemelisiniz. Sürü balığı olan ve en az 5-10 bireylik sürüler halinde yaşayan bir balığı akvaryumda tek olarak veya yeterli bireye sahip olmayan bir grup halinde beslemeye kalkışırsanız, balığın akvaryum ortamına alışamaması çok büyük bir ihtimaldir. Ve sonuç hüsran olacaktır. En basitinden, balık yem almayı reddedecektir. Ki yem alma konusu bir başka maddenin konusudur, bir sonraki maddemiz bununla ilgilidir.
2- Yemlenme konusu, doğadan alınan balıklarla ilgili olarak en önemli konulardandır. Doğadan akvaryuma aktarılan balıklar, çoğu zaman yem almayı reddederler. Akvaryumun balığın geldiği doğayı birebir taklit ediyor oluşu da çoğu zaman pek bir şey ifade etmez. Balık, doğada nelerle besleniyor? Eğer bu soruya tam cevap verebiliyorsanız, durumu muhtemelen kurtarırsınız. Her ne kadar balık türlerinin doğadaki beslenme alışkanlıkları ile ilgili olarak genel bilgiler pek çok kaynakta kabaca anlatılmış olsa da, balığı aldığınız ortamda bu balıkların nelerle beslendiğini kendinizin gözlemlemenizde yarar vardır. Aynı tür balıkların birbirinden farklı veya birbirinden uzak alanlardaki beslenme alışkanlıkları ufak tefek de olsa değişkenlik gösterebilir. Ülkemiz balıklarının pek çoğu "hepçil" beslenmektedir. Yani etçil ve otçuldurlar. Canlı yemler sunmak, akvaryum ortamına ilk kez girmiş bir balığın akvaryum ortamına alışmasına ilk aşamada yardımcı olacaktır. Sıvı vitaminler (Bemiks gibi) bu aşamada işe yarayabilir.
3- Balıkları kesinlikle stresten uzak tutmalısınız. Bu zaten genel bir akvaryum kuralıdır. Akvaryum ortamında üretilmiş balıklar için de bu geçerlidir. Ki doğadan gelen, ömründe insan görmemiş, ömründe gürültü nedir bilmemiş bir balık için bu daha önemli bir konudur. Yani akvaryum ortamına alışmakta olan bir balığı strese sokmaktan kaçının. Akvaryumun camına vurmayın, akvaryumun bulunduğu ortamda onları rahatsız edecek kadar çok gürültü çıkmamasına dikkat edin, aydınlatmayı mümkünse düşük tutun, fotoğraf çekmeniz gerekiyorsa flaş kullanmamaya dikkat edin.
Bana -uzun zaman önce ilişkimi kestiğim- İSAK'ın düzenlediği etkinlikte ödül getiren bu paludaryum, ülkemizin ilk yerel biyotop paludaryumu idi. Millet Malavi biyotopuyla, Tanganyika biyotopuyla, Amazon biyotopuyla vs ile uğraşırken ben Kızılırmak Biyotop Paludaryumunu hazırlayıp herkesi şaşırtmıştım. Gerek yerli akvaryum sitelerinde, gerekse yabancı akvaryum sitelerinde epey bir ilgi toplamıştı bu akvaryum. Daha sonra taklitleri çoğaldı elbette. :)
Başlığımızın konusuyla direkt ilgili olduğu için fotoğraflarını da aktarayım:
Aphanius Villwocki Bilgi Derlemesi (west Anatolian Killifish)
06 Şubat 2010
Aphanius villwocki (SAKARYA HAVZASI DİŞLİSAZANCIĞI):Doğal yaşam alanı Anadolu'nun batısındaki bazı bataklıklardır. Küçük gruplar halinde yaşarlar.Sırt ve anüs yüzgeçleri, vücutlarının oldukça gerisinde, kuyruğa çok yakın bir nokt...
Aphanius killifishlerinin tüm türleri
07 Şubat 2010
span style=font-style: italic; color: rgb255, 0, 0;Her ne kadar bu kısım yerel sucul türlerimizle ilgili olsa da, Aphanius dendiğinde ülkemizde doğal olarak bulunan pek çok killi türü akla geldiğinden dolayı, tüm Aphanius türlerini (ülkemizde b...
Yerel Biyotop Akvaryumu Kurmak
06 Şubat 2010
span style=color: red;bI - Giriş/b/spanÜlkemize ait bir sulak alanı ev veya ofis ortamında canlı bir öğe olarak akvaryum çalışması halinde hazırlama durumu çoğu zaman merak konusu olsa da aslında eylem yönünden pek ilgi gören bir...